+90 534 010 95 98
+90 545 347 57 27
0850 888 0539
KİLİT MÜLTECİ NÜFUSUNUN KORUMA HİZMETLERİNE ERİŞİMİNİN ÖNÜNDEKİ ENGELLERİN AZALTILMASI
Cinsel Sağlık, cinsellikle ilişkili enfeksiyonlar dahil hastalıkların olmaması ve aynı zamanda fiziksel, duygusal, zihinsel ve sosyal anlamda da iyi olma halidir.
Üreme sağlığı ise insan yaşamının tüm aşamalarında, üreme sistemini ilgilendiren tüm alanlarda fiziksel, zihinsel ve sosyal açıdan tam bir iyilik hali olarak tanımlanabilir. Bütüncül bir yaklaşımla ele alındığında cinsel sağlık ve üreme sağlığı arasındaki ilişkinin önemi görülmektedir. Bu sebeple özellikle hak temelli sağlık hizmetlerine erişim kapsamında cinsel sağlık ve üreme sağlığı birlikte değerlendirilir.
Cinsel sağlık ve üreme sağlığı kişilerin cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar , istenmeyen gebelik, zorlama, şiddet ve ayrımcılık riski olmadan cinselliğini gerçekleştirebilmesidir.Dünya Sağlık Örgütü’ne göre cinsel sağlık ve üreme sağlığı; üreme sistemi ve işlevleriyle ilgili sadece hastalık ya da sakatlık olmaması değil, bedensel, zihinsel ve sosyal açıdan bütünüyle iyi olma durumudur. CSÜS; insanların doyurucu, güvenli, şiddetten uzak bir cinsel yaşamları, üreme yetenekleri ve bu yeteneği kullanıp kullanmayacakları konusunda karar verme özgürlükleri olması demektir.
Cinsel sağlık ve üreme sağlığı, uluslararası insan hakları koruma mekanizmalarınca tanımlanmış ve çeşitli sözleşmelerle koruma altında alınmış temel insan hakları ile doğrudan ilişkileri belirtilmiştir. Bu bağlamda belirlenen haklar genel çerçeve olarak CSÜS Hakları olarak adlandırılır.
Temel insan hakları, evrenseldir ve herhangi bir özel statü gerektirmeksizin ya da sınırlama olmaksızın herkes için geçerlidir. Haklar, ülkeler arası sözleşmelerle koruma altına alınır. Koruma kapasitesi, ülkelerin haklara erişim için sağlanması gereken hizmetleri uygulamadaki başarısına bağlıdır ancak yine de uygulamada yaşanan eksiklik ve sorunlar o hakkın olduğu gerçeğini değiştirmez.
Hakların hayata geçirilmesi konusunda önemli belirleyiciler arasında, bu alanda sağlanan hizmetlerin erişilebilirliği yer almakta iken; bir diğer boyut da haklarla ilgili farkındalık ve bilgi sahibi olma, doğru zaman ve doğru mekanizma aracılığıyla hizmetlere erişim talebinde bulunabilmektir. CSÜS hizmetlerine erişimde bilgi ve farkındalık sahibi olmamanın yanı sıra, ön yargılar nedeniyle toplumsal baskı ile karşılaşma ve sağlık personeli tarafından dışlanma, zorbalığa uğrama korkusu da söz konusudur. Bu durum özellikle gençler, LGBTİ’ler, seks işçileri, mülteciler, HIV ile yaşayanlar, madde kullanıcıları gibi toplumsal risklerle karşılaşan kişi ve gruplar için etkili olmaktadır.
İnsani kriz yaşanan dönemlerde kriz mağduru toplumların ve/veya kişilerin CSÜS hizmetlerine erişimleri daha da güçleşmekte, bununla birlikte yaşamsal koşullara bağlı olarak cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, riskli ve istenmeyen gebeliklerin yaşanması gibi risk faktörleri artmaktadır.
CSÜS Sağlık Hizmetleri
Türkiye’de uluslararası koruma ve geçici koruma altındaki kişiler ikamet ettikleri ilin İl Göç İdaresi Müdürlüğü’ne başvuru yaparak 99 ile başlayan geçici koruma numarası ve kayıt belgesi aldıktan sonra T. C. vatandaşlarıyla aynı koşullarda ve gerektiğinde eşit ücretler ödeyerek SGK kapsamındaki sağlık hizmetlerinden faydalanabilirler.
Koruma Başvurusunda Bulunmak
Türkiye’de uluslararası koruma başvurularının yapıldığı kurum Göç İdaresi Genel Müdürlüğü (GİGM)’dür. Ülkesini savaş veya zulüm sebepleriyle terk eden ve bu sebeplerden ya da ölüm cezası veya işkence görme tehlikesinden dolayı ülkesine dönemeyecek durumda olan kişiler, Türkiye’de yasal bir hukuki statü ile kalmaya devam etmek ve uluslararası koruma için bulunduğu ildeki İl Göç İdaresi Müdürlüğü’ne (İGİM) başvuruda bulunmalıdır.
Suriyeli Mülteciler, Türkiye’de Geçici Koruma uygulamasına tabidir ve bunun yanı sıra ayrıca uluslararası koruma başvurusu yolu açık değildir.
Geçici korumadan yararlanmak ve yasal olarak Türkiye’de kalabilmek için bulundukları için İl Göç İdaresi Müdürlüğü’ne giderek kayıt yaptırmak gerekir. Kayıt için doğru kimlik bilgilerinin verilmesi, kimlik ve diğer belgelerin sunulması istenir. Kayıt için başvuran kişilere 30 gün içerisinde ‘Geçici Koruma Kimlik Belgesi’ni’ almak üzere ön kayıt belgesi verilir .
Bunun yanı sıra Suriye dışından gelen ve geçici koruma kapsamında olmayan mülteciler, uluslararası koruma başvurusu için Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliği ve T.C. Devleri makamlarına ayrıca kayıt yaptırmalıdır.
Üçüncü Ülkeye Yerleştirme
Üçüncü ülkeye yerleştirme, mültecilerin sığındıkları ülkeden, koruma ve ihtiyaç duydukları yardıma ulaşacakları bir başka ülkeye gönderilmelerine olanak tanıyan bir çözümdür.
Mülteci statüsünün tanınması, bir mültecinin her zaman üçüncü bir ülkeye yerleştirilmek üzere yönlendirileceği ve dosyasının sunulacağı anlamına gelmez. Üçüncü ülkeye yerleştirme bir hak değildir ve bu nedenle başvuruya dayalı bir süreç de değildir. Üçüncü ülke yerleştirmeleri için kontenjanların çok sınırlı olması nedeniyle en hassas durumdaki ve en yüksek risk altındaki kişilere öncelik verilerek çok az sayıda mülteci için üçüncü ülkeye yerleştirilebilmektedir.
Kişiler üçüncü ülkeye yerleştirme talebinde bulunamaz, UNHCR en hassas durumdaki vakaların tespiti için GİGM ile birlikte çalışır. Üçüncü ülkeye yerleştirmeye ilişkin nihai kararlar UNHCR tarafından değil, mültecileri kabul eden ülkeler tarafından verilmektedir.
Uluslararası ve geçici korumaya başvuru ve kayıtla ilgili konularda destek alınabilecek kurumlardan bazıları aşağıdaki gibidir;
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR)
ANKARA
Adres: Tiflis Cad. 552. Sok. No:3 Sancak Mah. 06550 Ankara
Telefon: 0312 409 70 00
Fax: 0312 441 21 73
VAN
Adres: İstasyon Mahalle, Terminal 1. Sokak Hayırlar Caddesi 40/2 Van
Telefon: 0432 2155470 – 2143630
Fax: 0432 2148404
ASAM – UNHCR Danışmanlık Hattı
Adres : Aşağı Dikmen Mah. Galip Erdem Cad. No:42 Çankaya/ANKARA
Telefon : +90 312 427 55 83
+90 312 212 60 12
+90 312 212 60 13
Faks : +90 312 212 60 14
Faks : +90 312 212 60 15
E-posta : sgdd@sgdd.org.tr
Danışmanlık hattı : 444 48 68
Göç İdaresi Müdürlüğü YİMER 157
Türkiye’nin her yerinden 157, Yurt dışından ise +90 312 157 11 22 numaralı telefonu 7 gün 24 saat arayarak Türkçe, İngilizce, Arapça, Rusça, Farsça ve Almanca dillerinde hizmet alabilirsiniz.
Yabancıların Türkiye’ye giriş, Türkiye’de kalış ve Türkiye’den çıkışları ile ilgili soru ve sorunları için, uluslararası Koruma ve Geçici Korumaya ilişkin iş ve işlemler için, farklı statülerle ülkemizde kalan yabancıların hak ve yükümlülükleri hakkında bilgi almak için, insan ticareti mağduru ihbar ve acil yardım çağrıları için YİMER 157’yi arayabilirsiniz.
Geri göndermeme ilkesi, 1951 Cenevre Sözleşmesi’nin getirdiği en önemli uygulamalardan biridir. 1951 Cenevre Sözleşmesi 33.maddesinde mülteci ve sığınmacıların zulüm tehlikesinin olduğu yerlere geri gönderilmesini yasaklanır. Bu ilke bir uluslararası gelenek hukuku kuralıdır. Geri göndermeme ilkesinin 2 istisnası (m.33/2) bulunmaktadır:
– Kişinin bulunduğu ülkenin güvenliği için tehlikeli sayıldığına dair ciddi sebeplerin varlığı,
– Kişinin ciddi bir adi suçtan mahkum olması nedeniyle kesin hükümle mahkum olması için söz konusu ülkenin halkı açısından tehlike oluşturmaya devam etmesi.
Bu istisna durumlar kişinin gönderilmesinin onu işkence, zalimane ve insanlık dışı muameleye maruz bırakacağına dair riskin varlığı halinde uygulanmaz.
Geri Göndermenin Gerçekleşebileceği Durumlar
Türkiye’de geri göndermeme ilkesi, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu (YUKK)ile düzenlenir. YUKK kapsamında geri gönderilmeme ilkesine rağmen sınır dışı edilebilecek kişiler tanımlanmıştır.
– Terör örgütü veya çıkar amaçlı suç örgütü yöneticisi, üyesi veya destekleyicisi olanlar
– Türkiye’ye giriş, vize ve ikamet izinleri için yapılan işlemlerde gerçek dışı bilgi ve sahte belge kullananla
– Türkiye’de bulunduğu süre zarfında geçimini meşru olmayan yollardan sağlayanlar
– Kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından tehdit oluşturanlar
– Vize veya vize muafiyeti süresini on günden fazla aşanlar veya vizesi iptal edilenler
– İkamet izinleri iptal edilenler
– İkamet izni bulunup da süresinin sona ermesinden itibaren kabul edilebilir gerekçesi olmadan ikamet izni süresini on günden fazla ihlal edenler
– Çalışma izni olmadan çalıştığı tespit edilenler
– Türkiye’ye yasal giriş veya Türkiye’den yasal çıkış hükümlerini ihlal edenler
– Hakkında Türkiye’ye giriş yasağı bulunmasına rağmen Türkiye’ye geldiği tespit edilenler
– Uluslararası koruma başvurusu reddedilenler, uluslararası korumadan hariçte tutulanlar, uluslararası koruma başvurusu kabul edilemez olarak değerlendirilenler, uluslararası koruma başvurusunu geri çekenler, uluslararası koruma başvurusu geri çekilmiş sayılanlar, uluslararası koruma statüleri sona eren veya iptal edilenlerden haklarında verilen son karardan sonra Türkiye’de kalma hakkı bulunmayanlar
– İkamet izni uzatma başvuruları reddedilenlerden, on gün içinde Türkiye’den çıkış yapmayanlar
– Uluslararası koruma başvuru sahibi veya uluslararası koruma statüsü sahibi olup ülke güvenliği için tehlike oluşturduğuna dair ciddi emareler bulunanlar
Sınır dışı edilebilecekler arasında “Türkiye’de bulunduğu süre boyunca geçimini meşru olmayan yollardan temin etme”(1-ç), “Kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından tehdit oluşturanlar” (1-d) ve “Çalışma izni olmadan çalıştığı tespit edilenler” (1-ğ) ibarelerinin yer alması çoğu zaman kolluk kuvvetlerince hedef haline gelebilen seks işçiliği yapan ve HIV ile yaşayan mültecileri geri gönderilme riskine açık hale getirir. Bunun yanı sıra 2016 yapılan değişiklikle eklenen 2. fıkra; terör ve suç örgütü mensupları, kamu düzeni veya kamu güvenliği ile kamu sağlığı açısından tehdit oluşturanlar için geri gönderilmeme ilkesinin koruma ve koruma başvuru sürecinin her aşamasında askıya alınabileceğini söyler.
Geri Gönderme Kararına Karşı Yargı Yolu
Sınır dışı etme kararı, gerekçeleriyle birlikte hakkında sınır dışı etme kararı alınan kişiye, yasal temsilcisine ya da avukatına tebliğ edilerek kararın sonucu, itiraz usulleri ve süreleri hakkında bilgilendirilir.
İdare mahkemesine başvuru ve özellikleri:
İdari Gözetim Kararı ve Geri Gönderme Merkezleri
Geri gönderme kararı alınanlardan kişiler eğer aşağıdaki koşullara sahipse haklarında valilik tarafından idari gözetim kararı alınabilir;
Haklarında idari gözetim kararı alınanlar Geri Gönderme Merkezlerinde (GGM) tutulurlar. GGM’ndeki idari gözetim süresi altı ayı geçemez. Ancak bu süre, sınır dışı etme işlemlerinin yabancının iş birliği yapmaması veya ülkesiyle ilgili doğru bilgi ya da belgeleri vermemesi nedeniyle tamamlanamaması hâlinde, en fazla altı ay daha uzatılabilir.
İdari gözetiminin devamına gerek olmadığı belirlenen kişiler İçişleri Bakanlığı’na bildirilir. Bakanlığın uygun görmesi halinde bu kişiler hakkındaki idari gözetim kararı kaldırılır ve kendisine Çıkış İzin Belgesi verilir. Bu yabancılardan belli bir adreste ikamet etmeleri veya istenilen şekil ve sürelerde bildirimde bulunmaları istenebilir.
İdari gözetime alınan kişilere Geri Gönderme Merkezlerinde (GGM)kaldıkları sure boyunca;
Ayrıca
28/4/2011 tarihinden itibaren Suriye Arap Cumhuriyeti’nde meydana gelen olaylar sebebiyle Türkiye’ye sığınan kişiler “geçici koruma” adı verilen ayrı bir uygulamaya tâbidir. Türkiye, bu uygulama uyarınca Suriye’den Türkiye’ye sığınan kişilere yasal olarak Türkiye’de kalma ve bazı hak ve hizmetlerden yararlanma hakkı tanır.
Mevcut uygulamada, Suriye’den gelerek Türkiye’ye sığınan Suriye vatandaşları, vatansızlar ve daha önce Suriye’de ikamet etmekte olan Filistinliler GİGM tarafından bu kapsamda değerlendirilir.Dolayısıyla, Suriye’den gelen sığınmacılara hali hazırda “geçici koruma” kapsamında Türkiye’de kalma hakkı tanındığından bu kişilerin ayrıca bir “uluslararası koruma” başvurusu yapmaları gerekmez. Bu sebeple, mevcut uygulamada geçici korumadan yararlanan kişiler ayrıca bir uluslararası koruma başvurusu yapamaz.
6458 Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’na (YUKK) esasen Türkiye Devleti 1951 Cenevre Sözleşmesi’nin getirdiği coğrafi kısıtlama ilkesine uygun olarak 3 farklı uluslararası koruma statüsü sunar;
1-Mülteci
1951 Cenevre Sözleşmesi gereğince, Avrupa ülkelerinde meydana gelen olaylar nedeniyle bu ülkelerden gelen ve Türkiye’ye uluslararası koruma başvurusu yapan kişilere verilen yasal uluslararası koruma statüsüdür. Mültecilik statüsünün sadece Avrupa menşe ülkelerinden gelen kişilere verilmesi ise 1951 Cenevre Sözleşmesi’nin getirdiği coğrafi kısıtlamadan kaynaklanır.
2-Şartlı Mülteci
Avrupa ülkeleri dışında meydana gelen olaylar sebebiyle; ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşüncelerinden dolayı zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan, ya da söz konusu korku nedeniyle yararlanmak istemeyen kişilere ve bu tür olaylar sonucu önceden yaşadığı ikamet ülkesinin dışında bulunan, oraya dönemeyen veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen vatansız kişiye statü belirleme işlemleri sonrasında şartlı mülteci statüsü verilir. Üçüncü ülkeye yerleştirilinceye kadar, şartlı mültecinin Türkiye’de kalmasına imkan sağlanır.
3-İkincil Koruma
Mülteci veya şartlı mülteci olarak nitelendirilemeyen, ancak menşe ülkesine veya ikamet ülkesine geri gönderildiği takdirde;
a) Ölüm cezasına mahkûm olacak veya ölüm cezası infaz edilecek,
b) İşkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye maruz kalacak,
c) Uluslararası veya ülke genelindeki silahlı çatışma durumlarında, ayrım gözetmeyen şiddet hareketleri nedeniyle şahsına yönelik ciddi tehditle karşılaşacak, olması nedeniyle menşe ülkesinin veya ikamet ülkesinin korumasından yararlanamayan veya söz konusu tehdit nedeniyle yararlanmak istemeyen yabancı ya da vatansız kişiye, statü belirleme işlemleri sonrasında verilen statüyü ifade eder.
Kendi ülkelerinde ırkı, dini, milliyeti, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri nedeniyle zulüm göreceği korkusu taşıyan ve bu yüzden ülkesinden ayrılan ve korkusu nedeniyle geri dönemeyen veya dönmek istemeyen kişiler temel insan haklarının ve fiziksel güvenliklerinin korunması ve güvence altına alınmasını sağlamak için bir başka devletten uluslararası koruma[l1] isteyebilir. Bu kişilerin mülteci olup olmadıkları anlaşılıncaya kadar ve mülteci statüsü aldıktan sonra risk taşıdıkları ülkeye zorla geri gönderilmemeleri anlamına gelir. Türkiye’deki mevcut uygulamada Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği[l2] (BMMYK) ve Göç İdaresi Genel Müdürlüğü[l3] (GİGM) bu konu ile ilgilenen iki kurumdur.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin amacı, ülkesini savaş ya da zulüm gibi nedenlerden terk etmiş olan kişilere uluslararası koruma sağlamaktır. BMMYK’nın temel iki görevi; uluslararası korumanın sağlanmasında devletlere destek olmak ve uluslararası[l4] [l5] koruma talebinde bulunan kişiyi ülkesine geri gönderilme[l6] riskine karşın mülteci statüsüyle üçüncü bir ülkeye yerleştirmektir. Bu görevleri yerine getirmek için Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliği ülke ofisleri ile hizmet verir.
UNHCR Türkiye’nin temel faaliyet alanları aşağıdaki gibidir;
UNHCR Türkiye, temel faaliyet alanlarında yürüttüğü çalışmaları kapsamında “UNHCR[l7] – HELP” web sitesi hazırlanmıştır. HELP (Yardım) sitesi Arapça, Farsça, İngilizce ve Türkçe olmak üzere dört farklı dilde kullanılabilir ve sitede Suriyeli mültecilerin sıklıkla ihtiyaç duyabilecekleri çeşitli konularda bilgilendirme ve yönlendirmeler yer alır.
UNHCR – HELP: http://help.unhcr.org/turkey/
Göç[l8] İdaresi Genel Müdürlüğü temel olarak Türkiye’deki düzenli ve düzensiz göçe ilişkin uluslararası korumanın sağlanması için çalışır. Ülkesini savaş ve zulüm gibi sebeplerden dolayı terk etmiş olan kişilere uluslararası koruma statüsünün belirlenmesi için çalışan yetkili mekanizmadır.
Sınır ötesi göçmenlerin, uluslararası koruma başvurusu yaptıklarında başvuruyla ilgili karar verilinceye kadar Türkiye’de kalmalarına izin verilir ve bazı temel haklardan ve hizmetlerden yararlanmaları sağlanır. Eğer başvuruyla ilgili olumlu karar verilirse, uluslararası koruma statüsüyle Türkiye’de kalabilir ve bazı temel hak ve hizmetlerden yararlanmaya devam edilebilir.
Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün doğrudan göçmenlere temas ettiği hizmetleri üç başlık altında toplanabilir;
Düzenli ve düzensiz göçün kayıt altına alınması işlemleridir. Göçmenlerin kayıt işlemleri yapılır ve kimlikleri verilir.
Geri Gönderme Merkezlerinin işletilmesi ve alanda çalışan diğer kurumlarca işletilmesi için işbirliklerinin yapılmasını sağlar. Merkezlerde göçmenlere yönelik acil ve temel sağlık hizmetlerinin verilmesi; yakınları, avukatları, konsolosluk ve UNHCR yetkilileri ile görüşmelerin sağlanması; çocukların yüksek yararı gözetilerek barındırılması, eğitim ve öğretimden yararlanmalarının sağlanmasına yönelik hizmetler yürütülür.
Uluslararası koruma başvurusu yapmış ve koruma sahibi kişiler için barınma hizmeti sağlanan merkezlerdir. Sağlık, eğitim ve diğer sosyal ihtiyaçlar karşılanır.
Bunun yanı sıra YİMER 157 (Yabancılar İletişim Merkezi) de hem mülteciler hem de diğer göçmenlerin ihtiyaçlarını karşılamak için hizmet vermektedir. YİMER, göçmenlerin ikamet, geçici koruma kapsamındaki kimlik numarası sorgulaması gibi online işlemlerin yanı sıra göçmenler için güvenilir ve erişilebilir bilgi sağlamayı hedefler. Arapça, Almanca, Farsça, İngilizce, Rusça ve Türkçe olmak üzere altı farklı dile online bilgi formu ve 0312 157 11 22 numaralı 7/24 çalışan ihbar ve yardım hattı ile hizmet vermektedir.
[l1]Internal Link:
"INT Protection - Types of International Protection in Turkey"
[l2]Add link:
http://www.unhcr.org/turkey.html
[l3]Add link:
http://www.goc.gov.tr/main/Eng_3
[l4]Add link:
http://www.goc.gov.tr/main/Eng_3
[l5]Add internal links:
"INT Protection -
Refugee and Other Statutory Regulations in International Protection"
[l6]Add internal link to:
"INT Protection - "International and Temporary Protection Registration and Application Processes"
(see below)
[l7]Already include the link here:
http://help.unhcr.org/turkey/
[l8]FOLD - UNFOLD
Şiddete karşı koruma kişisel güvenliğin korunması için ilgili mekanizmalara yapılacak şikayet ve ihbar başvurularının yanı sıra şiddet mağduriyeti sonrası süreçte hukuki destek, psiko-sosyal destek ve sosyal yardımlara erişebilmesi önemlidir. Bu desteklerden yararlanmak için başvurulabilecek kurum, kuruluşlar ve destek hatlarından bazıları aşağıdaki gibidir;
Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlükleri
Özellikle ŞÖNİM’lerin olmadığı illerde danışman, psiko-sosyal destek, sığınma evi/konukevi ve maddi yardım desteği için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İl Müdürlüklerine başvurulabilir. Bunun yanı sıra aşağıdaki destek hatlarını da arayabilirsiniz;
ALO 183 Sosyal Hizmet Danışma Hattı
ALO 144 Sosyal Yardım Hattı
Hizmet Birimleri ve Destek HattıHizmet Birimlerinde HIV ile yaşayan, LGBTİ ve seks işçisi mülteciler için toplumsal cinsiyete dayalı şiddete karşı psiko-sosyal danışmanlık ve hukuki destek verilmektedir. Şiddete maruz kaldığınızda ya da kendinizi şiddet riskiyle karşı karşıya hissettiğinizde Hizmet Birimlerine doğrudan gelerek ya da Türkiye’nin her yerinden ücretsiz olarak 0850 888 0 539 numaralı Destek Hattını arayarak danışmanlık ve hukuki destek isteyebilir, vaka yönetiminden yararlanabilirsiniz. Vaka yönetimi, vakanın kayıt altına alınması, şiddet ile ilgili suç duyurusu, adli süreçlerin takibi, tıbbi ve psiko-sosyal desteğin planlanması gibi süreçlerden oluşur. Hizmet Birimlerinde ya da saha çalışmaları esnasında tespit edilen şiddet durumlarıyla ilgili kişilerin onay ve rızası alınarak vaka yönetimi yapılır. Siz de şiddete maruz kalmanız durumunda doğrudan Hizmet Birimi’ne gelerek ya da 0850 888 0 539 numaralı Destek Hattını arayarak vaka yönetimi talebinde bulunabilirsiniz. |
Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüklerinin bilgisine ulaşmak için tıklayınız.[l1]
Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM)
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı olarak açılan ve şiddetin önlenmesi için gerekli uzman personelin çalıştığı merkezlerdir. Barınma, kreş yardımı, geçici maddi yardım, istihdam edinme desteği, rehberlik ve danışmanlık, hukuki destek ve tıbbı destek hizmeti verilir. 7/24 ulaşılabilir olma esasıyla çalışır.
Şiddete maruz kaldığınızda doğrudan bu merkezlere başvurabilirsiniz.
İstanbul Sözleşmesi gereği, mülteciler de ŞÖNİM’lerden doğrudan yararlanabilir.Türkiye genelindeki ŞÖNİM’lerin adres ve iletişim bilgisine ulaşmak için tıklayınız.[l2]
Konukevleri
Risk altındaki kadınların ve 12 yaşından küçük çocukların geçici süreyle güvenli barınma ortamı ihtiyacı karşılanır. 12 yaşından büyük çocuklar[l3] gerekli incelemenin ardımdan Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı yurtlara yerleştirilir. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Kaymakamlık ve Valilikler, Belediyeler ve Sivil Toplum Kuruluşları yürütebilir.
Tüm hizmetlerin gizlilik esasıyla yürütüldüğü sığınma evlerinde kalma süresi 3 aydır. Gerekli durumlarda uzatılabilir. Sığınma evlerinde verilen destekler aşağıdaki gibidir;
Eğer konukevi desteğinden yararlanmak istiyorsanız bulunduğunuz ilde Valilik, Kaymakamlık,aile ve sosyal politikalar[l4] il müdürlükleri, savcılık, polis merkezi, jandarma karakolu, belediyelerin kadın danışma merkezleri ve ŞÖNİM’[l5] lere şiddete maruz kaldığınızı belgeleyecek şekilde başvurabilirsiniz.
Adli Yardım
Avukat ücretinin karşılanamayacağının kanıtlandığı durumlarda Türkiye Barolar Birliği’nin sağladığı ücretsiz avukatlardan yararlanılabilir. Adli yardım talebi için bulunduğunuz ildeki barolara başvurabilirsiniz. Bulunduğunuz ilde baro bilgisi için Türkiye Barolar Birliği’ne[l6] ulaşabilirsiniz.
Türkiye Barolar Birliği, avukatlara Arapça ve Farsça tercüme desteği sağlamaktadır. Avukatınızla görüşürken dil sorunu yaşamamak için 0312 292 52 52 numaralı hattı arayacak tercüme desteği almasını isteyebilirsiniz.
Türkiye Barolar Birliği[l7]
Adres: Oğuzlar Mah. Barış Manço Cad. Av. Özdemir Özok Sok. No:8 Balgat/ Ankara
Telefon: 0312 292 59 00
Çağrı Merkezi: 444 22 76
E-Posta: barobirlik@barobirlik.org.tr
Web Sitesi: www.barobirlik.org.tr
Kadın Sağlığı Danışma Merkezleri [l8]
UNFPA[l9] (Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu), ECHO[l10] (Avrupa Topluluğu İnsani Yardım Ofisi) desteği, Sağlık Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve çeşitli sivil toplum kuruluşları ile üniversitelerin işbirliği ile hizmet veren merkezlerdir.
Adana, Adıyaman, Ankara, Batma, Bursa, Diyarbakır, Eskişehir, Gaziantep, Hatay, İzmir, Kahramanmaraş, Kocaeli, Konya, Mardin, Mersin ve Şanlıurfa olmak üzere çeşitli illerde hizmet vermektedir.
Merkezlerle ilgili bilgi için tıklayınız.[l11]
Ankara BarosuGelincik Merkezi[l12]
Ankara Barosu tarafından yürütülen Gelincik Merkezi şiddet mağduru kadınlar, çocuklar ve LGBTİ’lere ücretsiz hukuki destek verir ve ihtiyaç durumunda psikolog ve sosyal hizmet uzmanlarına yönlendirir.
Merkeze gelmenin yanı sıra 7 gün 24 saat hizmet veren 444 43 06 numaralı Gelincik Hattını da arayabilirsiniz.
Adres: Ihlamur Sok. No:1 Kızılay/Ankara
Telefon: 444 43 06
E-posta: gelincik@ankarabarosu.org.tr
Web Sitesi: http://www.gelincikprojesi.org.tr
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı
Toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle mücadele için çalışır. Şiddet mağdurları için sığınma evi ve hukuki danışmanlık desteği verir.
Adres: Katip Mustafa Çelebi Mah. Anadolu Sok. No:23 D:7-8 Beyoğlu/İstanbul
Telefon: 0212 292 52 31 – 32
E-posta: morcati@morcati.org.tr
Web Sitesi: www.morcati.org.tr
Kadınlarla Dayanışma Vakfı (KADAV[l13] )
Göçmen kadınların korunmasına yönelik çalışır. Şiddete karşı koruma, adli tıp, can güvenliğinin sağlanması gibi konularda danışmanlık ve destek verilir.
Adres: TomtomMah. Yeni Çarşı Cad. Galatasaray Apt.
No:26 D:8-9 K:4 Beyoğlu-İstanbul-Türkiye
Telefon: 0212-251 58 49-50
E-posta: info@kadav.org.tr
Web Sitesi: http://www.kadav.org.tr
Helsinki Yurttaşlar Derneği[l14]
Nefes Merkezi kapsamında kötü muameleye maruz kalmış göçmen ve mülteciler için destek sağlanır. Psikolojik destek , sosyal destek ,tıbbi vaka yönetimi, sağlık hizmetleri için tercüme ve eşlik desteği almak mümkündür.
Adres: AkşemsinMah. Karamuk Sok. No:26 Fatih/İstanbul
Telefon: 0212 531 40 28
E-posta: info-istanbul@hyd.org.tr
Web Sitesi: http://www.hyd.org.tr
Mülteci Hakları Merkezi[l15]
Kapsamlı ve ücretsiz hukuki danışmanlık hizmeti verilir.
Adres: Refik Saydam Cad. No:39 Dilber Apt. No:11
Telefon: 0212 292 48 30
E-posta: info@mhd.org.tr
Web Sitesi: http://www.mhd.org.tr
Sığınmacı ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği (SGDD – ASAM[l16] )
Mültecilere yönelik destek hizmetleri verilir. UNHCR’ın işbirliği yaparak saha faaliyetlerini yürüttüğü kuruluşlardan biridir. Bulunduğunuz ildeki merkezler ve temsilcilikler ile ilgili detaylı bilgiye http://sgdd.org.tr/where-we-work linki üzerinden veya merkezi arayarak erişebilir ya da acil destek hattını arayabilirsiniz.
Acil Destek Hattı: 444 48 68
İnsan Kaynağını Geliştirme Vakfı (İKGV[l17] )
UNHCR’ın işbirliği yaparak saha faaliyetlerini yürüttüğü kuruluşlardan biridir. Farklı şehirlerdeki hizmet merkezleri ile mültecilere destek verir. Hizmet merkezleriyle ilgili bilgi için İKGV ile iletişime geçebilirsiniz.
Adres: Yeni çarşı Cad. No: 34 Beyoğlu / İstanbul 34425
Telefon : +90 212 293 1605
Web Sitesi: http://www.ikgv.org/
Mültecilerle Dayanışma Derneği (MÜLTECİ – DER[l18] )
Mültecilikle ilgili sorunlarınız için destek alabilirsiniz.
Adres: Uğur Mah. 848 Sok. No:16 Konak/İzmir
Telefon: 0232 483 54 21
E-Posta: bilgi@multeci.org.tr
Web Sitesi: www.multeci.org.tr
Mülteci Destek Derneği (MUDEM)
Hukuki destek vermektedir. Doğrudan +90 312 427 27 02 numaralı destek hattından ulaşılabilir.
Destek hattı: +90 312 427 27 02
Adres : ÜSKÜP CAD. ÇEVRE SOK. 6A/6 ÇANKAYA ANKARA
Telefon : +90 0312 427 27 02
E-posta : info@multecidestekmerkezi.org
KAMER Vakfı
24 Saat Destek Hattını arayarak şiddet sonrası ve diğer konularda destek alabilirsiniz. Hizmet verdiği diğer illerle ilgili bilgiye web sitesinden ya da telefonla arayarak ulaşabilirsiniz.
Adres: Ali Emiri 3. Sok. Es-Şal Apt. No:1-2 Yenişehir/Diyarbakır
Telefon: 0412 228 10 53
E-Posta: info@kamer.org.tr
Web Sitesi: www.kamer.org.tr
24 Saat Destek Hattı: 0530 664 44 10
Mor Salkım Kadın Dayanışma Derneği[l19]
Kadınlar için şiddetle mücadele desteği verir.
Adres: Nilüfer Belediyesi Dernekler Yerleşkesi
Konak Mah. Seçkin Sok. 23/1 Nilüfer/Konya
Telefon: 0531 033 88 44
E-Posta: morsalkimderneği@hotmail.com
Web Sitesi: www.morsalkim.org
[l3]Does this mean that the children are automatically seperated from their mothers?
If women read this information, they might panic!
[l4]Link:
http://www.aile.gov.tr/iletisim/il-mudurlukleri-web-site-adresleri
[l5]Link of VCPMs:
http://kadininstatusu.aile.gov.tr/data/54296592369dc32358ee2c0c/%C5%9E%C3%96N%C4%B0M%20WEB%20%C4%B0LET%C4%B0%C5%9E%C4%B0M%20Haziran%202017.pdf
[l6]Link:
www.barobirlik.org.tr
En genel anlamıyla travma; bir olaya ya da derin üzüntü yaratan ya da rahatsız eden bir tecrübeye psikolojik ya da duygusal tepki olarak tanımlanabilir. Kaza geçirme, hastalık veya yaralanma, şiddete maruz kalma, sevilen birini kaybetme veya boşanma gibi üzücü birçok deneyim kişilerde travma etkisi yaratabilir. Herkes travmatik bir olayı farklı şekilde deneyimler çünkü hepimiz hayatımızdaki daha önceki deneyimler ışığında yeni olumsuz deneyimlerle yüzleşiriz.
Yaşadıkları ülkede yoğun çatışma ve şiddet ortamında bulunmaları, sığınma için yer değiştirme, kayıplar, ev sahibi toplumla yaşanan uyum sorunları ve diğer sosyo-ekonomik zorlukların yarattığı travmalar; kişi ve grupları şiddete daha açık hale getirirken şiddete maruz kalmanın etkileri de tüm bu travmalarla birleşir. Kişi yaşadığı travmayla başa çıkamadığında gündelik yaşamına yayılan birçok belirtiyle karşılaşabilir. Şiddet mağduru kişilerde görülebilecek psikolojik ve psiko-sosyal etkilerin bazıları aşağıdaki gibidir;
Tüm bu travmatik deneyimler kişilerde zihinsel sağlığın gelişmesini ve psiko-sosyal problemlerin aşılmasını engeller. Bu tür bir ortam içerisinde psiko-sosyal destek alımı, mültecilerin yaşadıkları deneyimlerle baş edebilmesinde ve ona karşı direnç kurabilmesinde önemli bir rol oynamaktadır.
Psiko-sosyal destek, kişilerin travma sonrası ortaya çıkabilecek psikolojik uyumsuzluklara karşı güçlendirilmesi, travmaya bağlı belirtilerin azaltılması ya da ortadan kaldırılmasını, bozulan sosyal ilişkilerin yeniden geliştirilmesi, kişilerin kendi potansiyellerini fark etmelerinin sağlanması, güçlendirilmesi ve desteklenmesini kapsar Psiko-sosyal destek;
Psiko-sosyal destek hem kamu kurumları hem de sivil toplum kuruluşları tarafından çeşitli şekillerde sağlanabilir;
Şiddet mağdurları için psiko-sosyal desteğin şiddet konusunda uzman sosyal çalışmacılarca yapılması ve yararlanıcıların şiddete maruz kalma nedenleri de göz önünde bulundurularak özel ihtiyaçlarının gözetilmesi son derece önemlidir. Ancak kişiye özgü ihtiyaçların ilk etapta tespit edilmesi her zaman mümkün değildir. Ulaştığınız psiko-sosyal destek size iyi gelmiyorsa sorununuz çözümsüz değil, aldığınız destek size uygun olmayabilir. Lütfen bu durumu temasa geçtiğiniz sosyal çalışmacı ve uzmanlarla paylaşın.
Şiddete maruz kaldığınızda ya da şiddet riski altında olduğunuzu düşündüğünüzde, şiddettin kaynağı her kim olursa olsun (eş, sevgili, polis, doktor, insani yardım çalışanı vb.) şikayet ve koruma için çeşitli kurumlara başvurabilirsiniz. Şiddete uğruyor, uğrama riskinizin olduğunu düşünüyor ya da şiddete uğrayan birine tanık oluyorsanız aşağıdaki bilgileri kullanarak başvuruda bulunabilirsiniz.
Başvuru Makamları;
Şiddetin önlenmesi için yapacağınız başvuruların tamamı ücretsizdir. Kanun gereği sizden herhangi bir ücret talep edilemez. Başvuru makamına doğrudan giderek ulaşamayacağınız durumlarda ve acil durumlarda arayabileceğiniz Acil Telefon Hatları;
Şiddete Maruz Kaldığınızda;
Polis Merkezi Amirlikleri veya Jandarma Karakollarına başvurabilirsiniz .
Darp raporu almak için doğrudan hastanelerin acil servislerine başvurabilirsiniz.
Doğrudan savcılığa başvurarak su duyurusunda bulunabilirsiniz .
Cinsel ya da fiziksel şiddete maruz kaldıysanız acil tıbbı sağlık önlemleri için hastanelerin acil servislerine başvurabilirsiniz .
Cinsel yolla bulaşan enfeksiyon riskini azaltmak için;
Şiddet, hem uluslararası insan hakları koruma mekanizmalarında hem de ulusal hukuk kurallarınca, gerekçesi her ne olursa olsun kabul edilemez bir durum ve temel insan hakları ihlalidir. Şiddet önlenmeli ve gerçekleşmesi durumunda cezalandırılmalıdır. Toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin önlenmesi için en temel alınabilecek uluslararası sözleşmeler aşağıdaki gibidir;
Bu sözleşmeler, imzacı ülkelere toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti önlemek için gerekli önlem ve koruma tedbirlerinin alınması ve şiddete dayalı ihlal durumlarının cezalandırılması yükümlülüğünü verir[l1] .
İstanbul Sözleşmesi’nde toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin sadece kadınları değil, erkekleri de etkileyebileceği vurgulanmış ve Toplumsal Cinsiyete Dayalı İltica Talepleri (md.60) maddesinde;
Yine İstanbul Sözleşmesi’nde Temel Haklar, Eşitlik ve Ayrımcılık Yapılmaması (md.4) maddesi ile sözleşme hükümlerinin cinsiyet, toplumsal cinsiyet, ırk, renk, dil, din, görüş, köken, mülk, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, sağlık durumu, engellilik, medeni durum, göçmen ya da mülteci olma ya da başka bir statü gibi herhangi bir temele dayalı ayrımcılık yapılmaksızın herkes için uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun (6284)[4]; şiddet ya da şiddet uygulanma tehlikesi olması halinde herkesin bu durumu resmi makamlara şikayet edebileceğini söyler. Kanun, şiddete karşı alınabilecek tedbir kararları ve uygulanmasına yönelik esasları, Şiddet Önleme Merkezlerinin kurulması ve yürütülmesine dair esasları, şiddet mağdurları için maddi ve sosyal yardım esaslarını düzenler.
Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu[l2] (YUKK)[5]; cinsiyete dayalı şiddete maruz kalmış kişileri özel ihtiyaç sahibi olarak tanımlar (md.67). Şiddet mağdurları, ihtiyaç duydukları tıbbi tedaviyi alma hakkına sahiptir ve şiddetten kaynaklı mağduriyet ortadan kalkıncaya kadar sınır dışı edilemezler(md.55).
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nca hazırlanan 2016 – 2020 Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı’nda[6] mülteci kadınların şiddetten korunmasına yönelik faaliyetler planlanmıştır. Bunlardan bazıları[l3] ;
[1] http://www.danistay.gov.tr/upload/insanhaklarievrenselbeyannamesi.pdf
[2] http://www.un.org/womenwatch/daw/cedaw/
[3] https://www.coe.int/en/web/istanbul-convention/text-of-the-convention
[4] http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2012/03/20120320-16.htm
[5] http://www.goc.gov.tr/files/files/goc_kanun.pdf
[6] https://kadininstatusu.aile.gov.tr/duyurular/%E2%80%8Bkadina-yonelik-siddetle-mucadele-ulusal-eylem-plani-20162020
Toplumsal cinsiyete dayalı şiddet; bir insanın cinsiyeti ve toplumsal cinsiyeti nedeniyle maruz kaldığı her türlü şiddettir. Şiddet denildiğinde akla ilk gelen genellikle fiziksel şiddet olur ancak fiziksel olmayan şiddet biçimleri de fiziksel şiddet kadar yaygındır ve kişinin beden ve ruh bütünlüğünü olumsuz olarak etkiler.
Ayrımcılık; ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, cinsiyet ifadesi, meslek, yaş, dil, din, inanç, ulusal ya da toplumsal köken, mülkiyet, engellilik, siyasal ya da diğer görüşler gibi nedenlere dayalı olarak gerçekleştirilen ve kişinin hak ve özgürlüklerinin tanınmasını ve kullanılmasını engelleyen ya da doğrudan sınırlayan muamelelerdir. Ayrımcılığa neden olan muameleler, açık nedenlerle doğrudan, görmezden gelme ya da özel ihtiyacı gözetmeme yoluyla dolaylı olarak gerçekleşebilir.
Nefret söylemi; ırkçı, cinsiyetçi ve heteroseksist nefret, yabancı düşmanlığı, hoşgörüsüzlük temelli saldırgan, aşağılayıcı ve tehdit edici yazılı, sözlü tüm ifade biçimleridir. Nefret söylemleri; milliyetçilik, ırkçı ya da cinsiyetçi merkeziyetçilik, ayrımcılık, azınlıklar ve göçmenlere karşı düşmanlık gibi diğer nefret biçimlerini yayar, teşvik eder, savunur ve haklı gösterir.
Nefret suçu; kişi ve ya gruplara karşı ırk, dil, din, cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, cinsiyet ifadesi, meslek, etnik köken gibi sebeplerle oluşan ön yargılar nedeniyle işlenen ve genellikle şiddet içeren suçlardır. Sistematik şiddet ve ayrımcılık sonucu gelişen sürekli suçlar olabilir.
Şiddet; maruz kalan kişinin yaşamı, özgürlüğü, iradesi, sağlığı ve bütünlüğüne zarar verici, geçici ya da sürekli olarak bunların varlığını engelleyen her türlü hal ve hareketlerdir. Şiddet davranışları, uygulayıcısı tarafından bilinçli olarak karşıdaki kişiye üstünlük ya da hakimiyet kurmak, istenilen hal ve harekete zorlamak, imtiyaz ya da ayrıcalık sağlamak, saygınlık ya da sevgi kazanmak gibi çeşitli maddi ve manevi çıkarlar elde etmek için uygulanır.
Fiziksel şiddet; bedene yönelik her türlü saldırıdır. Tokat, tekme, sarsma, boğaz sıkma, yaralama, saç çekme, sağlıksız koşullarda yaşamaya zorlama, işkence etme, öldürme gibi eylemlerdir.
Psikolojik (duygusal) şiddet; kişinin ruh sağlığı ve bütünlüğünü hedef alır. Tek seferlik eylemlerden ziyade sürekliliği olan, tekrarlayan eylemler olabilir. Sürekli bağırmak, korkutmak, küfür ve hakaret etmek, başkalarıyla iletişimini kısıtlamak, giyim tarzına karışmak, sevdiği eşya ve hayvanlara zarar vermek, tehdit ve şantaj gibi eylemler örnek verilebilir.
Ekonomik şiddet; maddi kaynakların ve gücün yaptırım, tehdit ve kontrol aracı olarak kullanılmasıdır. Para vermeyerek cezalandırmak, koşullar imkan vermesine rağmen ihtiyaçları karşılamamak, mal ve gelire el koymak, çalışmasına engel olmak ya da kişiyi rızası dışında çalışmaya zorlamak gibi davranışlardır.
Cinsel şiddet; rıza olmadan cinsel ilişkiye zorlamaktır. Cinselliği tehdit aracı olarak kullanmak, istismar etmek, evli olsa da olmasa da partnerini istemediği zaman ve koşullarda ilişkiye zorlayarak tecavüz etmek, sarkıntılık, cinsel temas, cinsel taciz, cinsel içerikli rahatsız edici muamele, zorla cinsel içerikli yayın izletmek, cinsel organlara zarar vermek, para karşılığı ilişkiye girmeye zorlamak, zorla kürtaj yaptırmak ya da zorla çocuk doğurtmak, bekaret kontrolü yaptırmak gibi çok çeşitli yollarla ve farklı boyutlarda olabilir.
Cinsel taciz; ısrarcı ve istek dışı cinsel yaklaşım, söz, davranış ve temaslardır. Söz, bakış, vücut dili, posta ve e-mail, mesajlaşma aracılığı ile rahatsız etmek, öpücük atmak, cinselliği ima eden hediyeler göndermek gibi davranışlarla gelişir.
Cinsel istismar; kişinin başkaları tarafından cinsel amaçlarla kötüye kullanılması, suistimal edilmesi ve istemediği halde başkalarının cinsel davranışlarına hedef olmasıdır.
Ensest;kişinin anne, baba, kardeş, büyükanne ve büyükbaba, amca, teyze gibi yakın akrabaları ile cinsel ilişkisidir. Taraflardan birinin rızası olmamasına rağmen ödül, kandırılma, baskı ve tehdit ile zorlama gibi koşullarda cinsel istismar ve cinsel taciz konusu bir suç olarak tanımladır. Toplumsal tabu olduğu için ortaya çıkarılması oldukça zordur.
Flört şiddeti; partnerler veya eski partnerler arasında farklı derecelerde zarar verici olabilen her türlü kontrol edici ve hükmedici davranıştır. Aşağılama, küçümseme, hesap sorma, kontrol etme, arkadaşlarını kısıtlama, olayların sorumluluğunu üstlenmeme, kendine zarar verme ve intiharla tehdit etme gibi davranışların tümüdür.
Dijital şiddet; kişilerin mail, kısa mesaj, sosyal medya mesajlaşmaları gibi teknoloji ve dijital tabanlı yollarla tehdit edilmesi, şantaja maruz kalması, tacize uğraması gibi durumların tümüdür. Genel şiddet olgusuna tümünün yol açan davranışların dijital tabanlı araçlarla yönlendirilmesidir.
Ev içi şiddet; aynı yaşam alanını paylaşan ya da aynı evi paylaşmasa da aile üyesi olan ya da sayılan kişiler arasındaki fiziksel, psikolojik, ekonomik ve cinsel şiddet, ısrarlı takip gibi tüm şiddet biçimlerine neden olan davranış ve tutumlardır.
Israrlı takip; aşırı gözetleme, partnerinin ya da eski partnerinin yaşamı hakkında casusluk yapma, partnerin ne zaman nerede olduğunu kendisiyle paylaşması için baskı yapma, sürekli telefonla arama gibi davranışlarla belirli bir süre boyunca tekrarlanan davranışlarla rahatsız etme, korkutma ve baskılamadır.
İnsan ticareti; kişilerin cinsel kölelik, zorla çalıştırma ya cinsel istismara yönelik para karşılığı satılması, kullandırılmasıdır. Para karşılığı evlilik için eş sağlama, organ ve dokusunu satmaya zorlama, taşıyıcı annelik ya da dış döllenmeye zorlama gibi farklı amaçlara yönelik gerçekleşebilir.
Çocukların ticari cinsel sömürüsü; çocukların para, mal yada menfaat karşılığında yetişkinlerle cinsel ilişkiye girmeye ve cinsel haz aracı olarak kullanılmaya zorlanması, yakınları ya da yabancılar tarafından ticari bir araç haline getirilmesidir.
Şiddetin gözle görülür olmaması, var olmadığı ve kişileri olumsuz yönde etkilemediği anlamına gelmez. Her türlü şiddet suçtur, önlenmeli ve cezalandırılmalıdır.
Töre, namus, gelenek, görenek gibi toplumsal nedenler şiddete gerekçe olarak gösterilebilir ancak giyim ve kişinin kendini ifade ettiği davranış şekli, evlilik dışı ilişki veya çocuk sahipliği, bakire olmamak, boşanmak ya da ayrılmak istemek, çalışmak istemek gibi durumların bahane edilmesi şiddetin cezasını hafifletmez.
Videolara buradan ulaşabilirsiniz...
Yazılarımıza kaynaklar kısmından ulaşabilirsiniz.